T.C. Mİllî Eğİtİm BakanlIğI
AYDIN / KARACASU - Ataeymir Ortaokulu

3. Bölüm

IV.BÖLÜM

ATAEYMİR'DE GÜNLÜK YAŞAM

Ataeymir'de Yaşamın Geçiş Dönemleri ve Gelenekler

Dünyanın her yerinde insan yaşamının üç önemli geçiş dönemi vardır.Bu geçiş dönemleri , doğum, evlilik ve ölümdür.Bu geçiş dönemleri kendi içinde alt ayrımlara tâbi tutulabilir.Bu geçiş dönemleri her toplumda törensel bazı işlemlere konu olur.Törensel işlemlerin farklı gerekçeleri vardır.Herhalde en önemli gerekçe geçiş dönemlerinde insanların zayıf olduğu düşünüldüğünden dolayı ,toplumsal dayanışma içinde olma isteğidir.

Geçiş dönemlerinde yapılan törensel işlemler,ait olunan sosyal gruba göre değişiklik gösterir.Bu törensel işlemler, bireyi olduğu sosyal grubun üyesi olarak yapması gerekenleri öğretir.Ait olduğu toplumun üyesi olmayı kolaylaştırır.Geleneksel topluluklar olan küçük yerleşim yerlerinde bu törensel işlemlerin önemi büyüktür.

Günlük yaşamda pek farkında olmadığımız halde, geçiş dönemlerinde törensel işlemler karşımıza çıkar, bireyleri belli davranış kalıpları içine girmeye zorlar.

 

A-Doğum

 

Yaşamın ilk geçiş dönemi doğumdur.Doğum her toplumda mutlu bir olay olarak değerlendirilir.Yeni bir birey, aile için soyun devamıdır,aile ocağının tütmesi demektir.Sülâle için de çocuk önemli sayılır.Sülâlenin kalabalık olması bütün geleneksel toplumlarda güvence olarak görülmüştür.

Her doğum ailede ana ve babanın saygınlığını artırır.Her yerde olduğu gibi Ataeymirde de doğum öncesinden,doğum sonrasına kadar birçok törensel işlem,eylem anne ve babayı belli davranışlara iter.

Evlenen insanlardan ilk beklenen hemen bir çocuklarının olmasıdır.Eğer çocugun olması gecikirse,bazı sağaltma yollarına başvurulur.Bunlar şu başlıklar altında toplanabilir;

1- Dinsel, büyüsel nitelekte olanlar:Hocaya gitme, yatırlara gitme.

2-Halk hekimliğiyle ilgili olanlar:Bel çekilmesi, kaplıcalara gitme .

3-Doktora,ebeye,hastahaneye gitme:Yukarıdaki işlemler çare etmezse bu yollara başvurulur.

Eğer kadın hamile kalırsa,gebelik döneminde belli bazı şeylere dikkat etmelidir.Ağır eşya kaldırmama, bazı gıdalardan sakınma gibi.Köyde hamile bayanlara ,iki canlı ,yüklü gibi adlar takılır.İyi beslenmesine özen gösterilir.

3. Bölüm Resimleri

Resim 19 : Yeni tuzlanmış bebek

Doğum eskiden evlerde, deneyimli bir hanım gözetiminde yapılırdı.Şimdi genelde hastahanede ve ebe gözetiminde yaptırılmaktadır. Çocuğun göbeği düştüğünde, rastgele yere atılmaz.Ya toprağa gömülür,ya da büyüdüğünde nasıl olması isteniyorsa ona göre işlem yapılır.Hoca olması isteniyorsa Camii avlusuna, okuması isteniyorsa okul avlusuna gömülür.Hayvanları sevmesi isteniyorsa ahır duvarına konur.

Çocuk doğduktan sonra 40 gün daha çok özen gösterilir.Bu hem annenin kendini toparlaması, hem bebeğin sağlıklı gelişmesi için önemlidir. Bebekler tahta veya demir beşiklerde büyütülür.Daha çok özel çaput bezler kullanılır.Daha az olarak hazır bebek bezi kullanımı da vardır.

Küçük çocuğu olan anneler , ilk 40 gün içinde birbirlerinin çocuklarını görmeye gitmezler.Bunun sebebi çocukların kırkı karışır düşüncesidir.Eğer cinsiyet farkı varsa küçük çocuğu olan anneler birbirlerinin çocuklarını emzirmek istemezler.Süt kardeşi olanların evlenmeleri mümkün olmadığı için bu konuda dikkatli davranırlar.

Çocuk kırk günlük olunca hâlâ törensel yıkama işlemi yapılır.Ayrıca çoçuklar mutlaka tuzlanır.Tuzlama işleminin çocuğun büyüdüğünde terinin kokmasını engellediğine inanılır.

 

Ad koyma

 

Türk toplumunda ad koymanın köklü bir geçmişi vardır.Ad varlıkların birbirinden kolay ayırt edilmesi için zorunludur.Aynı zamanda yasal bir zorunluluktur.Çocuğa ad koyma bazı törensel işlemleri gerektirdiği gibi, ad verilirken özenle seçilmesi gerekir.Kimse, çocuğunun adını kötü çağrışımlar yapacak adlar koymaz.

Ad sosyal, yasal bir zorunluluk olmanın ötesinde dinsel bir simgedir.İnsanların adlarıyla inançları arasında yakın ilgi vardır.Ataeymir'de, çocuklara ad koymada şu konulara dikkat edilir;

1-Anne veya babanın adını koyma

2-Önceden vefat eden kardeş,amca,dayı,hala,teyze,yeğen varsa onların adını koyma

3-Beğenilen sanatçı ve siyasetçinin adını koyma

4-Tarihi şahsiyetlerin adını koyma

5-Çocuğun doğduğu gün ve ayla ilgili ad koyma

6-Çiçek adları koyma

7-Asker arkadaşının, komutanın adını koyma

8-Kur'an da geçen kelimelerden ad koyma

Eş dost çocuk görmeye mutlaka bir hediye alarak "ömürlü olsuna" gider.Amaç dayanışmayı geliştirmektir.Götürülen hediye, samimiyete, yakınlığa, ekonomik duruma göre değişiklik göstermektedir.

 

Sünnet

 

Ataeymir'de erkek çocuklar için en önemli geleneksel işlemlerden biri sünnettir.Hiçbir anne baba çocuğunu bu törensel işlemden mahrum bırakmak istemez.Erkek çocuğu olmayan aileler "bir oğlumuz olmadı ki sünnet düğünü yapalım" diye sitem ederler.Bir yıl çalışıp bir günlük tören için harcama yapılması yaygındır.Ailelerin bu işi ne kadar önemsediklerini bu yaygın uygulama göstermektedir.

3. Bölüm Resimleri

Resim 20 : Sünnet çocuğunun gezdirilmesi

Sünnet sözcüğü Arapça kökenlidir, ilk anlamı işlek yol demektir.Ancak halkın verdiği anlam daha geniş olarak; Allah'ın yolunu ve insanın âdet durumuna soktuğu iyi davranışı ifade eder.İslam inancında Hz.Muhammed'in yaptığı,yapmayı öğütlediği şeylere uymayı anlatır.İnsanlar daha çok bu yönüyle sünneti önemserler.

Çocukların sünnet edilmesi sadece ,İslâma özgü değildir.Yahudilerde ve başka bazı toplumlarda da bu âdet vardır.Sünnet özünde erkek çocuğun erkeklik organın ucundaki derinin cerrahi bir işlemle kesilmesidir.Dinsel,kültürel,sağlık yönünden yapılması gerektiği yönünde görüşler vardır.

3. Bölüm Resimleri

Resim 21 : Sünnet çocuklarının gezdirilmesi

Ataeymir'de sünnet İlköğretim çağında yapılır.Bazı durumlarda çok küçük bebekler bile sünnet ettirilir.Sünnet zamanı çocuğun okula gidip gitmemesi, işlerin yoğun olup olmamasına göre değişir.Mümkün olduğu kadar Kış mevsiminde yapılmaz.Sünneti,sağlık memurları,doktorlar yapmaktadırlar.

Çocuklar sünnete hem ruhsal olarak, hem sünnet giysileri alınarak hazırlanır.Sünnet töreninde yemek verilmesi,mevlit okutulması usüldendir.Misafirler, çocuklara para, altın takarlar.Bazen çocuklara hediye alındığı da olur.

 

B-Evlenme

 

Yaşamın ikinci geçiş dönemi olan evlenme ,her toplumda önemsenen, belirli törensel işlemlere tâbi olan bir olaydır.Toplumların temeli olan aile, insanların sosyalleşmesinde, ailelerin dayanışmasında, yeni akrabalıklar kurulmasında, kültür aktarımında ,çocukların mutlu yetiştirilmesinde her çağda önemli olmuştur.

3. Bölüm Resimleri

Resim 22 : Kız evinden gelinin çıkarılması

Ataeymir'de; geleneksel evlenme biçimi olan görücü usül, büyük oranda varlığını sürdürmekle birlikte,ayrıca anlaşmalı evliliklerin yapıldığı da görülmektedir.Ancak, asıl olan çocukların isteğidir.Anne babalar, çocuklarını istemediği kişilerle evlendirmeyi istememektedirler.Ayrıca erkeğin askerliğini yapması genelde aranır.Gelinle, oğlanın ailesi oğlan askerdeyken sorun yaşanmasını istemediği için bu konuya dikkat edilir.Ancak bu kesin kural değildir.Erkek askerliğini yapmadan da evlilikler yapılmaktadır.

Ataeymir'de kızlar için evlilik çağı 17,18 yaşlarında başlar.Daha erken yaşta evlilikler çok az yapılır.Erkekler için bu yaşlarda başlamakla birlikte,evlilik çağı daha uzundur.Kızların erken evlenmesi desteklenir.Kız satımı kuzu satımı denir.Sürenin kısa olduğu, zamanı geçerse evde kalacağından endişe duyulduğunu anlatmaktadır.İlkinden dönen mülkünden dönmüş demektir, sözü de köyde kullanılır.Bu sözle kızların ilk isteyenle evlenmesinin iyi olacağı anlatılmak istenir.

 

Kız İsteme

 

Köy içinden evliliklerde ,insanlar birbirlerini tanıdıkları için, gençler eğer birbirlerinden hoşlanıyorlarsa, oğlan tarafının evlenme isteğini önce kızın ailesine iletmesiyle bu istek ortaya konulur. Aracıların verdiği bilgiye göre, işin resmi olan kısmı başlar veya başlamaz.

Oğlan babası için,kız isteyip olumsuz sonuçlanması iyi karşılanmaz.Bu nedenle olumlu sonuçlanma ihtimali yüksek olacak durumlarda, kız istemeye gidilir.

Oğlanın anne babası, varsa dedesi veya kızın ailesiyle iyi görüşen hatırı sayılır kişilerle birlikte kız istemeye gidilir.Önceden haber verilerek gidilmesi kuraldır.İstisna olarak habersiz de gidilebilir. Kız istemek için , Perşembe ve Pazar akşamları gitmek alışkanlıktır.Bu günler dışında gitmek görgüsüzlük olarak nitelenir.

Kız istemeye giden kişiler, hoş beşten sonra, geliş amaçlarını söylerler.Türkiye'nin bir çok yerinde olduğu gibi; " Allah'ın izni Hz. Peygamberin kavliyle kızınız.............., oğlumuz.............istiyoruz. Biz münasip gördük siz ne dersiniz", denir. Kız tarafı "düşünelim, taşınalım, kızımıza soralım, nasipse olur,"derler.Cevabın olumsuz olma ihtimali büyükse, bu mesele için bir daha gelmeyin, diye söylenir.Cevabın olumlu olma ihtimali yüksek olsa bile, ilk defa kız istemede kabul edilmez.İlk defada evet denilmesi ayıp karşılanır.

İkinci defa gidildiğinde cevap olumlu ise söz kesilir,kız tarafı söz mendili ve içinde iç çamaşırı, gömlek,vs. eşyalar olan bir bohçayı oğlan tarafına verir. Kız isteme işi bu şekilde sona erer.Daha sonra nişan, düğün zamanı belirlenir.

 

Nişan ve Düğün

 

Eskiden nişan genellikle ayrı yapılırdı.Takı takılması temel özelliğiydi.Günümüzde daha çok düğünle birlikte nişan yapılmaktadır.Düğün için duyuru 30-40 yıl önce oku/okuntu denen genelde küçük bez cep mendili, yakın akrabalara havlu veya başka bir şey verilerek düğüne davet işlemi yapılırdı.Günümüzde davetiye bastırılıp dağıtma daha yaygın hale gelmiştir. Köyde bütün evlerin dolaşılarak,şeker,helva gibi şeyler bırakılarak ayrıca davet işlemi hâlâ varlığını sürdürmektedir.

Düğünler,işlerin yoğunluğunun az olduğu zamanlarda daha çok yapılır.Erkek tarafı;kız tarafı için çengici-çalğıcı kiralar,erkeklerin eğlenmesi için de davulcu zurnacı,sazcıdan,cümbüşcüden vb. oluşan çalgıcı tâbir edilen bir ekip kiralar.Geleneksel düğünler haftada üç gün devam eder.Cuma,Cumartesi,Pazar ya da Salı, Çarşamba, Perşembe. Salı günü başlayan düğüne ters düğün denir. Günümüzde sadece bir günde bitirilen düğünler de yapılmaya başlanmıştır.Çağımızda işlerin yoğunluğu eski âdetleri değiştirmeye başlamıştır.

Yeni bir aile kurulurken,kızın ve oğlanın aileleri ekonomik durumlarına göre yeni evlenecek çocukların ihtiyacı olan her eşyayı almaya çalışırlar.Oğlanın babası gelinin ziynet eşyalarını,yatak odası takımlarını genellikle alır.Kız tarafı beyaz eşya türü olanları almaktadır.

3. Bölüm Resimleri

Resim 23 : Takı töreni (1976)

3. Bölüm Resimleri

Resim 24 : Takı töreni (2001)

Misafirler düğüne gelirken ya hediye getirirler,ya da zarf içinde para getirirler.Bazı misafirler takı töreni yapılırken,para veya ziynet eşyası takarlar.

Resmi nikah belediye başkanı tarafından yapılır.İmam nikahı genelde,gerdeğe girmeden önce, çağrılan bir imam tarafından yapılmaktadır.

Gelinlikler hep beyazdır.Başka renk kullanılmaz.Gelinin eline kına yakma âdeti varlığını korumaktadır.Damatlara kına yakılmaz.Gelinin eline kına yakarken bazı maniler söylenir.

Düğünlerde mutlaka yemek pişer,düğüne gelenlere yemek sunulur.Düğünlerde pişen yemekler mevsimine göre değişmektedir.Başlıca düğün yemekleri şunlardır;

Keşkek, şehriye çorbası, güveç,nohut,lahana sarması, patates, patlıcan dolması, kuru fasulye,taze fasulye,pirinç pilavı,turşu,helva, vs.

Bu yöre kültürel geçiş bölgesi olduğu için çok farklı oyunlar oynanmaktadır. Aydın Zeybeği,Muğla Zeybeği ,Tavas Zeybeği, Harmandalı Zeybeği, Al Yazma Zeybeği gibi bölgesel oyunlar düğünlerde en çok oynananlardır.Ayrıca moda olan oyunlar kadınlar tarafından oynanır.

Gelin alma,yaklaşık 30 yıldır taksiyle yapılmaktadır.Daha önce atla gelin alınır,damadın evine getirilirdi.Gelin alıcılar gelince,erkekler yöresel oyunlar oynarlar.Gelin evden çıkarken genelde,Gelin Ağlatması Türküsü, Şen ola gelin Şen ola türküleri çalınır.

Gelin, evden babası veya babası ölmüşse bir aile büyüğünün refakatında çıkarılır, damadın babasına, ölmüşse bir aile büyüğüne teslim edilir.Damat gelin alma sırasında araçta bekler.Gelin araca getirilir,damada teslim edilir,gelin arabasıyla damadın evine götürülür.

Gelin babasının evinden çıkarken gelinin annesi, damadın evine girerken, damadın annesi, buğday şeker,metal paralardan oluşan saçıyı gelinin başının üstünden saçar.Buğdayın anlamı bereket,şekerin anlamı gelinin dili tatlı olsun, paranın anlamı yeni evliler bolluk içinde yaşasın ,demektir.Gelin yeni evine gelince, kucağına erkek çocuğu verme âdeti vardır.İlk çocuğu erkek olsun diye.

Damadın geline yüz görümlüğü hediyesi verme âdeti hâlâ devam etmektedir.Bu hediye genelde takı eşyası olur.Eskiden, koyun keçi,sığır verildiğini yaşlılar belirtmişlerdir.

Gelin yeni evine gittikten sonra, kız evi damada, haşlanmış tavuk,tatlı vs.yemek gönderme âdeti hâlâ devam etmektedir.

Düğünün bitmesinin ertesi günü güvey çağırması vardır.Damat ve eşinin kayın babasının evine gitmesi âdettir.

 

C-Ölüm

 

Yaşamın son geçiş dönemi olan ölüm karşısında, bütün toplumlarda bazı törensel işlemler gelişmiştir.Ölüm karşısındaki çaresizlik, bu törensel işlemlerin ortaya çıkmasında en etkili olanıdır.

Ölüm karşısında yapılanlar belli başlı üç ana başlık altında toplanabilir;

1-Ölünün, yakınları gözünde öte dünyada mutlu olmasını sağlamaya yönelik

olanlar.

2-Ölünün, geride kalanlara zarar vermesini engellemesine yönelik olanlar.

3-Ölünün, yakınlarını teselli etmeye yönelik olanlar.

Ölüm gerçekleştiğinde ilk önce,ölünün gözü açıksa kapatılır,çenesi bağlanır.Bunlar görünüşünün kötü olmamasına yöneliktir.Sonra akrabalarına haber verilir.Camiiden Salâ verilir.Köylüler ölen kişinin evine baş sağlına gelirler.Akrabalar ve komşular yapılması gerekenler için yardımcı olurlar.Acı paylaşılır, yakınlar teselli edilir.

 

Baş sağlığında özellikle şu sözler söylenenir;

 

Başınız sağ olsun

Emir Allah'tan geldi, ne yapalım,Allah'ın yanında sevgili imiş.

Allah daha büyük acı göstermesin

Ölenle ölünmez.

Ölüme dağlar dayanamamış,insanoğlu dayanmış.

Hepimizin gideceği yer orası.

Evden eve gezen ölüm,her düzeni bozan ölüm.

Allah iman, Kur'an nasip etsin.

 

 

Ölünün cinsiyeti erkek ise genelde imam, kadın ise ölü yıkamada deneyimli bir hanım tarafından ılık su ile yıkanır,kefenlenir.

Ölünün uzaktan beklenen bir yakını yoksa, en kısa sürede defnedilmesi için çaba harcanır.Cenaze namazı kılınıp,hazırlanan mezara İslamî usüllere göre konur.Ceset mezara konduktan sonra, cesedin çürümesi hızlansın diye kefenin bağı çözülür.Mezar toprakla örtüldükten sonra üzerine su dökülür.Bu işlemler yapılırken imam Kur'an okur.

Cenazenin kalktığı günün akşamında ölü yemeği verilir.Bunun ana amacı ölü evini yalnız bırakmamak ve ölen kişinin yakınlarını teselli etmektir.Cenazenin kalktığı günün 3. gününde 3. gün hayırı yapılır.Ayrıca 52 . gününde yine yemek verilir.Bu üç yemekte de mevlit ve Kur'an okutulması yaygın âdettir.Bu toplantılar İslami olmadan ziyade sosyal boyutu olan olaylardır.İnsanlar bu vecibeleri yapmazlarsa rahatsız olurlar, ayıplanırlar.

İnsanların bilinçlenmesi, din adamlarının boş inançlara karşı halkı aydınlatması neticesinde, gerek ölüm konusunda gerek diğer konularda hurâfelerin etkisi azalmıştır.

 

Ataeymir Mezarlığı

 

Mezar taşları ,yazılarındaki aktardıkları duygularla, yazı şekilleriyle,taş işçiliğiyle, Türk- İslam dünyasında her zaman çok önemli kültür malzemeleridir.İnsanların mezartaşlarını koruması kültürle uğraşanlar için bir şanstır.

3. Bölüm Resimleri

Resim 25 : 1185/1769 tarihli mezar taşı

3. Bölüm Resimleri

Resim 26 : 1165/1750 tarihli mezar taşı

3. Bölüm Resimleri

Resim 27 : 12.. tarihli mezar taşı

Mezarlıktaki eski mezar taşlarından yaklaşık 250 yıldır mezarlık olarak kullanıldığı anlaşılmaktadır.Yaklaşık 80 hektar kadar alanı vardır. 25 yıldır dört tarafı duvarla çevrilidir.

1966'lara kadar içinde büyük melengiç ve palamut ağaçları vardı.Bir yangın sonunda mezarlıktaki ağaçlar yandığı için, sonradan ağaçları kesilmiş, melengiç ağaçlarının yangının etkisiyle kurumayanları Antep Fıstığıyla aşılanmıştır.Ayrıca mezarlığa yakın zamanlarda zeytin ağaçları dikilmiştir.

3. Bölüm Resimleri

Resim 28 : Eymirli Abdulkadiroğlu Molla Ali´nin mezar taşı (1257/1841)

Doğu, Batı, Güney kıyısından yol geçmektedir.Bütün Türk-İslam mezarlıkları gibi yol kenarında olmasının nedeni , insanlar gelir geçerken bir Fatiha okusunlar, ölülerini unutmasınlar düşüncesine yöneliktir.

Mezarlığın Güney kıyısından geçen yol ,Osmanlı döneminde ,Tavas-Karacasu Deveci Yolu idi.Eski mezar taşlarının o yol kenarında daha çok olması,Deveci Yolu kenarının tercih edildiğini göstermektedir.

Cumhuriyet döneminde Ağıldere Yolu kenarı daha tercih edilen yer olmuştur.Yer tercihinin değişmesinde, yolun işlek olmasıyla yakın ilgi olduğu görülmektedir.

Dini bayramlarda mezarlık ziyaret edilir.Mezarlıkta Kur'an okunur.Son yıllarda kadınlar da mezar ziyareti yapmaktadır.Eskiden ziyaretlerde mezarların üzerine mersin bırakılmaktaydı.Bu âdet terk edilmiştir.Son 15-20 yıldır,bazı insanlar mezar ziyaretinde buğday götürerek,mezarlarının üzerlerine kuşların yemesi için saçmaktadırlar.

 

NOT :

Okulumuz mezunlarından  Sayın Av. İsa ÖZBİLEN´in "Ataeymir Tarihi Tarih- Kültür 1390-2008 " adlı kitabından yazarın izniyle alınmıştır.

www.scribd.com/doc/21293053/ataeymir-tarihi

Paylaş Facebook  Paylaş twitter  Paylaş google  Paylaş linkedin
Yayın: 15.01.2013 - Güncelleme: 24.04.2021 22:14 - Görüntülenme: 3050
Kaynak: www.scribd.com/doc/21293053/ataeymirtarihi
  Beğen | 2  kişi beğendi